Bu kadar veri, bize ne verir ?
Bu bir “big data”, yani büyük veri yazısı değildir.
Ama veriden bilgiye giden yol ile ilgilidir.
Bu yazıya ilham vereceğini o sırada bilmediğim konuşma, bir öğle yemeğinde gerçekleşti. Anadolu kaplanları arasında yer alan şirket sahibinin daveti üzerine fabrika turunun ardından yemekhaneye geçmiştik. Veriye sahip olmaktan ve veriyi iyi kullanmaktan bahsediyorduk ki memleketinin tatlı şivesini biraz da abartıyla kullanarak şu cümleyi kurdu;
“Veri, veri, veri.. Bunca veri bize ne veriii ?”
İşte o soru, bu yazı dizisine ilham verdi.
Yazı dizisi diyorum, çünkü kısa kısa bölümler olarak kurguladım. Malum günümüzün yoğunluğunda kimse uzun yazı okumuyor.
Bu girişi takiben tedarik zinciri yöneticilerine, lojistik ve üretim müdürlerine özel üç ayrı bölüm kaleme alacağım.
“Büyük Veri” üzerine yeterince yazı yazılıyor.
Kelimeleri yöneten, algıyı yönetir demişler.
Eğer büyük veriyle ilgili yakın zamanda bir sunuma katıldıysanız şuna dikkat edin. Eğer konuşmacı “Endüstri 4.0” tanımını kullanıyor ise büyük ihtimalle ya kendisi ya da sunduğu teknoloji Almandır, “Dijital Fabrika” ise Amerikan. Japonları ise “e-Factory” ile teşhis edebilirsiniz.
Teknolojik gelişmelere yön veren her ülke bu yeni dalgaya kendi sancağını dikmek istiyor.
Fakat en nihayetinde konuşulan şey fabrikalara daha fazla ağ bağlantılı PLC, daha hızlı veri ileten kablo ve akıllı panolar sokmak. Konu lojistik ise tüm araçlara GPS ve telemetri cihazları takmak, şoför ve depo personeline her adımda daha fazla mobil cihaz kullandırmak. IT’cilere ise daha fazla veritabanı lisansı, sabitdisk alanı ve ERP modülü aldırmak.
Evet, bunların hepsi veriyi kaynağından, el değmeden, hatasız ve anında toplamak için gerekli teknolojiler. Ama toplanacak ve saklanacak bu sınırsız veriden nasıl fayda sağlanacağı hala çok muallak.
Hem önemi vurgulamak için hem de konuyu yerelleştirmek için büyük veriyi Isparta’dan gül üretimi ile özdeşletireyim. Tarlalardan toplanan (Internet of Things desek?) gül yaprakları (veri), kocaman kazanlarda (ERP) biriktirilir. Tonlarca gül yaprağının tekrar tekrar kaynatılıp damıtılması ile gül yağı (bilgi) elde edilir. Sadece 1 kilogram gül yağı üretmek için 4 ton gül yaprağı kullanılıyor. Tüm bu zahmet, gül yaprakları için değil, gül yağı için !
Öyleyse neden sadece tarla, yaprak ve kazanlar konuşuluyor ? Gül yağından neden kimse bahsetmiyor ?
Kısacası değerli olan şey büyük miktarda veri toplamak değil, veri yığınından bilgiyi damıtabilmek !
Peki bu damıtma işlemini kim yapacak?
Şirketinizin veri omurgasını oluşturan ERP’niz mi ? Tek bir soru sorayım; bugün zamanınızın çoğunu ERP ekranlarına mı yoksa Excel’e mi bakarak geçirdiniz ? Sanırım cevabı kendiniz vermiş oldunuz.
Cevap Excel mi ? 65.000 satır sınırından daha yeni kurtulmuş Excel’in adı gibi hacmi de büyük veriyle başa çıkması hiç kolay olmayacak.
“Veri, veri, veri.. Bunca veri bize ne veriii ?”
İkinci bölümde hem ne verdiğini, hem nasıl vereceğini beraber göreceğiz.
İlk olarak LinkedIn’de yayınlandı.
2 Yorum